BİRLİK BERABERLİK
İnsan sosyal bir varlıktır ve toplum içinde yaşar. Yaşadıklarından ve çevresinden de mutlaka etkilenir. İşte bu etki pozitif olduğunda insana ve topluma yarar sağlar, negatif olduğunda da kesinlikle zarar verir.
Öncelikle her birey, karşısındakini öteki olmaktan çıkartıp, kendinden kabul etmeli, herkesi olduğu gibi benimseyip, değişmeye zorlamadan, ikiyüzlülüğe mecbur kılmadan, kabullenmelidir. İnsanlar, birey ya da kurum olarak birbirlerini rakip değil, dost olarak görmelidir. Beraber olmanın herkesi güçlü kılacağını kavramalıdır. Güç birliği ile birçok şeyin başarılması mümkündür. Atalarımız bunu bir elin nesi var iki elin sesi var deyişi ile çok güzel anlatmışlardır.
Renk, dil, din farklılıkları insanları birbirinden ayırmamalıdır. İnsanların inançlarına hoşgörü ile bakabilmemiz gerekir. Dünyadaki diğer ülkelerin de birbirlerine hoşgörü ile bakabilmeleri yeryüzünde huzurun oluşmasına yardımcı olur.
İnsanlar arasında birliği teşvik etmeliyiz. Birlik için bir kişi yetmeyeceğinden, diğer insanların da elinden geldiğince, örneğin değerleri öğreterek birliği teşvik etmeleri insanlık görevleridir. Dünya bir tanedir. Dolayısıyla, dünya üzerinde yaşayan insanların oluşturduğu insanlık toplumu da bir tanedir. Tüm insanlık toplumu arasında birlik kurulana kadar hepimiz birliği teşvik etmek zorundayız. Hepimize kolay gelsin. Çocuklar buna aileden ve arkadaşlarından başlamalıdırlar.
Dayanışma ruhu ile hareket ederek, birlik ve beraberliğini sağlayan toplumlar, giriştikleri her mücadelede sosyal, ekonomik, eğitim gibi her alanda başarıya ulaşmışlardır. Toplumsal dayanışma olmadan, birlik ve beraberlik sağlanmadan atılan adımlar en başta, başarılıymış gibi algılansa da o çemberin içersinde olması gerekenlerden bir kişi bile dışarda kalmışsa birlik sağlanamamış demektir.
Sevgili Çocuklar, Birlik ve beraberlik içinde olan toplumlar, karşılaştıkları en zor sorunları dahi kolaylıkla çözerler. Sorunlarını çözen toplumlar ise ilerlemek ve gelişmek için, fikir birliği, gönül birliği ve eylembirliği içersinde hareket ederek başarıya ulaşırlar. Dünyada birlik ve beraberlik içinde hareket etmeden başarıya ulaşmış ne bir aile ne bir şirket ne bir kurum vardır. Hatta bir devlet bile yoktur.
Toplumsal dayanışma, birlik, beraberlik ve fedakarlık ruhu ile bezenmiş, hoşgörülü, affedici, sevgi ve saygı kurallarını ihlal etmeyen, verdiği sözde duran, kısaca insani değerleri yaşamında uygulayan gençler tarafından sağlanacaktır.
İnsani Değerler konusu da tek bir kişi tarafından tesis edilemez. Herkesin birlikte çalışması gerekir. Değerli şeyler ancak birkaç insanın bir araya gelmesiyle elde edilebilir.
Açık fikirliliği geliştirin. Sevginiz genişlesin, daralmasın. Birlik ancak sevginin gelişmesiyle elde edilebilir. Birlikte çeşitlilik olduğunu değil de "çeşitlilikte Birlik" olduğunu zihnimizde canlandırma alışkanlığını edinmeliyiz.
Peygamber Efendimizin sözleri de bize Birlik Beraberlik içinde olmamız gerektiğini belirtir.
"El sıkışın ki, kalplerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin.
"Allah Katında en sevimliniz dostluk kuran ve kendisiyle dostluk kurulanlarınızdır. Allah nezdinde en sevimsiziniz de arkadaşların arasını açanlardır."
"Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeşler olunuz."
Toplum düzeni, birlik ve beraberlikle sağlanır. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde, birlik ve beraberlik içinde yaşamanın toplum hayatı bakımından ne kadar önemli olduğunu, birliğin temin edilememesi halinde sosyal bünyede nasıl huzursuzluklar çıkacağını toplumu bir insan vücûduna benzeterek anlatmak istemiştir. 'Bazı organları hasta olan bir insanın vücudu nasıl zayıf ve güçsüz düşerse; düşmanlıkların yaygınlaştığı, birlik ruhunun kaybolduğu toplumlar da öyle güçsüzleşirler. Bu da düşmanın işine yarar. Bunun için bir milleti yıkmak isteyenler önce, o milleti meydana getiren fertler arasında ayrılık tohumları ekerek onları birbirine düşürürler. Birlik ve beraberliklerini bozarlar. Maddî ve manevî güçlerini kardeşlerine karşı kullanan ve düşmanlarını unutanlar kolayca başkalarına yem olurlar. Bu gerçek öteden beri bilindiği için, dünyaya hükmetmiş nice büyük devletler, düşmanları tarafından önce içeriden parçalanmış, sonra yıkılıp tarihten silinmişlerdir.'