ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK
Alçak gönüllülük, yaptıklarıyla büyüklenmemek, kendini onlarla bir ve aynı düzeyde görmektir. Alçak gönüllülük, kendinden daha büyük olanlar karşısında da kendi yerini, düzeyini bilmek, ona göre davranmaktır.
Toprak, insanları sürekli üzerinde taşımasına yani üzerine basılmasına, insanlar tarafından ya ekin ekilmek için ya da imar nedenleriyle hep kazılmasına rağmen, gene de bağrından ürettikleriyle yaşatmaya, dünyanın dengesini koruyan toprak içi yaşamı ayakta tutmaya devam eder. Bu yüzden toprak adeta alçak gönüllülüğün sembolüdür.
Alçak gönüllülük insanlara saygı duymaktır. Bir şeyler yaptık, başardık diye büyüklenmezsek, karşımızdaki insanlar da kendilerini önemli hisseder ve o ölçüde de dikkatli, değerlere bağlı bir şekilde haraket ederler. Yok eğer onlara karşı büyüklenirsek, o zaman kendilerini önemsiz hissedeceklerinden, haraketlerinde dikkatli olmayacak, boş vereceklerdir. Alçak gönüllülüğümüzün onlara saygı şeklinde yansıması sayesinde, onlar da bizden alçak gönüllü olmayı öğrenebilirler. Şu sonuç çıkabilir: Demek ki toplumun ayakta kalması için alçak gönüllülük şarttır.
Hakikat, merhamet, fedakârlık, affedicilik ve alçak gönüllülük kimin karakterinde içkin halde ise o değerli bir insandır. Kâinatın tüm gerçeği, kendilerini dünyanın yararı için yetiştirenlere göre ortaya çıkarılacaktır. O halde sevgili çocuklar, sizler de hakikati arayın; onu günlük yaşamınızda uygulayın ve onu alçak gönüllükle diğerleri ile paylaşın
.
Egodan ve bağımlılıktan kurtulmadıkça, insan yaşamında hiçbir şeyi başaramaz. Tevazu ve itaatkarlılıkla her şey başarılabilir. Yaşamın her alanında – ahlaki, fiziksel ve hatta siyasal – insan davranışlarını Allah'a bağlı olarak sürdürmelidir. İşte ancak o zaman başarılan iş görkemli bir şekilde parlayacaktır. Alçak gönüllülük Allah'ın nefesidir.
Büyüklük, yapmakta olduğumuz eğitim veya aldığımız yüksek akademik derecelerle elde edilemez. Bize bu büyüklüğü sağlayan tevazu ve itaatkarlıktır. Bu dünyada çok sayıda eğitim görmüş insan var. Fakat bunların ne faydası var? Dünya bunların eğitiminden ne fayda görüyor? Bir insanı şımartan şey egosu ve bağımlılığıdır. İnsan bu iki şeyi üzerinden atabilirse gerçekten büyük birisi olur.
Eğer bir insan ayırt edebilme gücünden ve tevazudan yoksun ise, yapmış olduğu eğitimin hiçbir değeri yoktur. Eğitiminizin, toplumun gelişmesi ve refahı için olduğunu anlamalısınız. Peki, toplum eğitim görmüş insanlardan nasıl istifade edebilir? Hakikatte sizler, toplumdan çok şeyler öğreniyorsunuz ve büyük istifadeler elde ediyorsunuz. Fakat, eğitim görmemiş insanlarda dahi mevcut olan ayırt edebilme yeteneği, günümüzde sözde eğitim görmüş sayılan insanlarda mevcut değildir. Gerçek durum bu iken, eğitim görmüş insanların egoları niçin kabarmaktadır? Eğitimin özü, alçak gönüllülüktür. Gerçek eğitimin işareti, alçak gönüllülüktür/tevazudur.